Simav Mutlu Sonlu Masöz Bilge

Simav Mutlu Sonlu Masöz

Söylediklerinin ne anlama geldiğini biliyordum ve o ko‐ nuşmanın, bu tehlikeli, geçici ve heyecanlı ilişkiyi tehlikeye atacak yahut tam tersine güçlendirecek önemli sözlerin söy‐ leneceği anın başlangıcı Simav Mutlu Sonlu Masöz bulunduğunu anladım. Ona yaklaştım, omzuna elimi, elimin üstüne de dudakla‐ rımı yasladım. Mevzuşmaya başlamadan önce birazcık bekledim, aslen daha ilk andan itibaren ne söyleyeceğimden o denli emindim ki. “Senin bugüne dek bu şekilde bir şeyi yaşamamış olman yanlış olduğunu göstermez,” dedim. Bir kez daha sigarasının dumanını üfledikten sonra, “ama doğru da değil,” dedi.

“Doğru yahut yanlış olmasından bizlere ne? Önemli olan hoşumuza gitmesi ve en sonuna, en altına kadar gitmiş ol‐ mamız”. Erişkin bir adamın, çok bilmiş bir kızın sözlerine kulak asmayacağını bile bile dudaklarımı ısırdım. Oysa o bana döndü, sigarasını fırlattı ve “İşte tam da bu nedenden ötürü başımı döndürdün. Olgunsun, zekisın ve içinde sınır tanımayan bir tutku var,” dedi.

Simav Mutlu Sonlu Masöz

Evet bu oydu. Onu tanıdım. Tutkumu tanıdım. Eve dönüş yolunda, bundan böyle öğrenci öğretmen ilişkisini sürdür‐ memizin doğru olmayacağını, beni artık öğrencisi gözüyle göremeyeceğini ve işi ile zevklerini hiç karıştırmadığını söylemiş oldu. Benim için de böylesinin daha uygun olacağını söy‐ ledim, yanağından öptüm ve içeriye girmemi beklerken ön kapıyı açtım. Bu sabah okula gitmedim, kendimi çok bitkin hissediyor‐ dum. Dahası bu akşam tiyatro oyunumuzun ilk gecesi ve bu, okuldan kaytarmak için iyi bir bahane.

Öğle yemeği saatinde Letizia telefonda, akşam saat tam dokuzda orada olacağını bildirdiği bir bildiri gönderdi. Doğru ya Letizia… Dün onu unuttum. Bir kusursuzluk başka bir kusursuzlukla nasıl bağdaştırılabilir ki? Dün Valerio vardı ve bana yetiyordu; bugün bir tekım ve bu bana yetmiyor (çünkü artık kendi kendime yetemivorum), Letiziayı isterim. Ya o sersem Fabrizio! Aklını karısıyla oyuna gelip beni seyretmeye takmış! Tanrı’tan söylediğim dedik bir tip değil, sonunda evde kalması gerektiğine ikna edebildim. Bu akşama özel bir gerginliğim yok, tam tersine üzerimde bir durgunluk, umursamazlık var ve ne vakit geçeceği hak‐ kında da en minik bir fikrim yok.